30 Ekim 2014 Perşembe

Savaşsız Bir Dünya Mümkün mü?



Bu bilinmeyenli bir matematik denklemi değil.Ama çözülecek bir denklem de değil.Zor olan da çözülürlüğü yok.Savaş ya da savaşlar kadar kolay birşey olamaz.Dünyada en zor şey barıştır mutlaka...Dünyanın bir çok yerinde sıcak savaşlar olurken, değişik savaş taktiklerini de görüyoruz.Ya da olaylara bakarken anlıyoruz.


Nasıl bir barış istiyoruz?Gerçekten de istiyor muyuz?Mümkün mü dünyaya barışın gelmesi?Belli bir gücü elinde tutan devletler ve bu devletlerde söz sahibi kuruluşlar günümüzde kartel,şirket,lobi,vs..kuruluşlar kendi izlemiş oldukları çizgide savaşlar çıkarıp ya da savaşlara müsade edip çıkarlarını kollamakta.Bu nedenle gücün egemenliğini görebiliyoruz.Özellikle gelişmiş kapitalist ülkelerdeki kurumlar, bunların lobi destekçileri,savaşlara seyirci kalmaları insanlık karşısında kara bir leke olarak karşımızda duruyor.Bunlara örnek çoktur.Gelişmiş Avrupa ülkelerinin Afrika'da çevirdiği oyunların haddi hesabı yoktur.Nijeryadaki petrol alanlarını kontrol etmek için BP nin askeri darbeyi yaptırdığını ve ulusal bağımsızlıkçı Biko'yu öldürttüğünü bilmeyen yoktur.Afrika'daki yeraltı zenginliğini sömürmek ve istikrarsızlığı dayatarak kendi kontrollerini sürdürdüklerini günümüzde de görebiliyoruz.Kabile savaşları paramiliter güçler bu şirket devletlerin ekmeğine yağ sürmüştür.Ortadoğu zaten savaşlar diyarı.Yine burada barışın tanrısı ölmüştür.Söz sahibi savaş tanrısıdır.Ölen insanlar,kayıp ve yaralı insanlar çok önemli olmasa gerek ki ortalık bu halde.Yine şirket devletleri yağmalayarak, ulusların özgür devletlerine müsaade etmeyerek bunu göstermiştir.Kaos ortamı başta silah şirketlerini beslemiştir ve bu ülkelerin ekonomisine baktığımızda önemli pastayı elllerinde tuttuklarını görüyoruz.İktidarları etkileyen güç durumunda...Varolan sistemde de hayatı ekonomik gücün belirlediğini görüyoruz.Silah şirketlerinini tanrısının da savaş olduğu sonucunu çıkarabiliriz.Savaş, kan ve gözyaşları ne olursa olsun Latin Amerika'dan Asya'ya Avrupa ve Afrika'ya kadar değişik bölgelerin savaşları uluslara kan ve gözyaşı olarak sıralansa da Blackwater gibi şirketlerin de geçim kaynağıdır.




Evet..Savaş ve barış:Bunlar iki düşman kardeştirler.Birbirlerini hiç sevmezler.Biri geldi mi diğeri kaçar.Paleolotik çağlardan modernizmi ip gibi dizdiğimizde savaşsız zaman olmadığı ya da barışa zamanın kalmadığını ve yer olmadığını görebiliyoruz.Tarım toplumunun toprağı kullanmasıyla başlayan sahiplenmenin savaşın temeli olduğunu görebiliyoruz. Yine bunları takip eden zamanlarda savaşların değişik sebeplere dayandığı olgusu karşımızda.Uygarlıkların bölge hakimiyeti savaşları,ticaret ve yağma savaşları... Örnekleri çoktur.Baktığımızda Hitit İmparatorluğu ile Mısır İmparatorluğu'nun güç savaşı ve Asur kolonilerinin ticaret kervanlarına saldırması ve bu iki düşman imparatorluğun ticari çıkarlar için anlaşmak zorunda kalmaları ünlü Kadeş Antlaşması'na sebep olmuştur.

Tarih sürecinde güçlerin hakimiyet kavgalarının ardından din savaşları başlar.Modernizme yakın ve modern çağlarda etnik milliyetçilik savaşları ön plana çıkmıştır.Günümüzde ise değişen savaş sebeplerinin başında yeraltı ve yerüstü zenginlikleri ve toprak savaşları vardır.

Tarih karşısında hangi sistem model olursa olsun temennimiz insanlığa layık barış bayrağının dalgalanmasıdır...
özgürhaber

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder