8 Haziran 2018 Cuma

Kadın doğmak kadın olmak(esin Acıman)

"bir kadının hayatında bir erkek olur
bazen bir su olur akar, bazen bir yangın olur yakar.
bazen bir nehir gibi sessiz çağlar, bazen sel gibi dağı taşı önüne katar.
bazen gelir ve yeter, bazen gelmez ve acıtır, bazen
gelir ve gene acıtır.
bir kadının hayatında sadece bir erkek olur.
ve bütün öyküler bir kadının bir erkeğini anlatır."


kavuşmaktır sevmek bazen
ve bazen sevmek, özlemektir
bazen incinmektir sevmek
bazen koşulsuz affetmektir
öfkedir bazen, deli bir ateştir
ve bazen uyku gibi, gölge gibi sakin
bazen çelişkidir sevmek, çaresizliktir
bazen ise tek çaredir
bazen bir kuytuda gizlidir sevmek
bir yasakta yeşerir, karanlıktır
bazen ise bas bas bağırır, arsızdır
bazen öpmeden öpmektir sanki
ve sevişmeden nefes nefese kalmaktır
bazen yorar sevmek
bazen ise dinlendirir
bazen aynadır sevmek
ancak sevilince sevebilmektir
bazen karşılıksız, yankısız
sadece kendi içindedir, sessiz
bazen gençtir sevmek, ümitlidir
bazen yalnız ve eskidir, ama güzeldir
bazen bir tutkuda alev alır sevmek ve çabuk tükenir
bazen ise bir ömür boyu, hiç tükenmeden sevilir

bazen gelmektir sevmek, elini tutmak
ve kalmaktır
bazen ise sevmek
bilmek, anlamak, kabul etmek
ve gitmektir

ERKEK DOĞMAK ADAM OLMAK

"...ve kadın, bir gün kırklı yaşların ortalarında bir yerde, artık büyüdüğünü anlıyor. artık dostlarından başka bambaşka bir tatla. anneliğindeyse yarattığı eserden olabildiğince gurur duyan bir sanatçının o muhteşem hazzıyla kimliğinde bir olgun duruş ve derin bir anlayış ardını noktalayıp, deneyimlerin onda yarattığı sarsılmaz bir kendine güven duygusuyla geleceğe bakıyor. güneş sıcak, ay bile kocaman sanki, rüzgarlar dinmiş (yeni rüzgarlar çıksa da pek önemli değil) o hazır ve donanımlı artık, lodoslara poyrazlara.
kadın, yaşamış olduğu her acının, içini acıtan her erkeğin, onu zaman zaman çaresizliğe sürükleyen her olayın, çıkmaz zannettiği her sokağın, her çelişki ve ikilemin, evini ocağını aniden darmadağın edebilen her beklenmedik rüzgarın, görünen gözyaşlarıyla veya sessiz hıçkırıklarla onu ağlatan tüm zamanların... aynı şekilde yüreğini dolduran tüm aşkların, aşıkların, aniden karşısına çıkan fırsatların hiçbir şeyin artık raslantı olmadığını anlıyor.
kadın artık yaşlanma sürecine gireceği için, içinde aşkın biteceğine değil, içinde aşk duygusununun bittiğinde yaşlanmaya başlayacağını biliyor.
kadın aşktır ve kadın umuttur.
umut hayattır. kadın hayattır... "



arka kapaktan:

erkekler... askere giden, pusularda ölen, yangında son kurtarılan, batan gemiden en son ayrılan... kadına yol veren, kapı açan, iskemlesini tutan, çiçek getiren, hediye alan, evlenme teklifini yapan, ağladığı zaman saklanan; sözünün hep arkasında durması, içkiyi, seksi, parayı, gücü, kadını iyi bilmesi gereken, hep kazanmak ve bunun için mücadele etmek zorunda olan erkekler...
onlar bazen âşık oluyor, bazen başkasının kadınını seviyorlar. bazen aldatıyorlar, şaşkına dönüyorlar, gururları kırılıyor.
erkekler yaşam karşısında çok fazla sınanıyor.
ve bazıları adam oluyor, bazıları ise…

kitabın içinden:

erkek, önce kadında hayran olacağı, saygı duyacağı, yanına aldığı zaman gurur duyacağı, ‘benim kadınım’ derken yüzüne ve yüreğine doğru seçim yaptığına dair bir güven ışığı yayacak özellikler arar. bunları bulamadığı an, bu ilişki bir tutku, bir alev, hafif ve geçici bir serüven düzeninde seyreder ve bir zaman sonra tükenir, sevgiye dönüşmeden anılar torbasına girer, kaybolur gider. oysa bu aynı erkek, bu kadında hayran olduğu, saygı duyduğu ve tanıdıkça etkilendiği özellikleri biriktirmeye başladığı an, kadını sevmeye başlar. bu sevme sürecinin en önemli besini ise beğenmedir.

...

bir erkek, yaşam yoluna ortak seçtiği kadını beğenmemeye başladığı gün, o kadına saygısını da yitirmeye başlar. beğenmeme süreci, erkeğin kadınında değiştiremeyeceğini anladığı özelliklerinin onu rahatsız etmesi, ona bir güçsüzlük ve amaçsızlık hissi vermesi ile sonuçlanır. ve bu sonuç, sonun başlangıcıdır. beğenmeme süreci aşkı azaltır, tahammülü azaltır, saygıyı azaltır ve erkek kolay kolay ifade edemeyeceği, hayat ortağına veya sevgilisine anlatamayacağı, kalp kırmaktan ve anlaşılamamaktan korkan bir düzlemde, yavaş yavaş kendi kabuğuna çekilmeye, bedensel varlığında ruhsal yokluk düzenine kaymaya başlar. “kocam artık bana karşı çok ilgisiz,” diyen nice kadın, aslında bir zamanlar çok ilgili olan kocasının, onu, ortak yaşanan süre içerisinde nasıl dikkatle gözlediğini, kadınının sadece ilişkisi, evi, evliliği ve çocukları ile tanımlanan dünyası dışında, kendi kimliğine yönelik, kendini nasıl büyüttüğünü veya büyütemediğini, beynini ve ruhunu nasıl ısıttığını, geliştirdiğini veya geliştirmediğini izlemiş olduğunu bilmez. bu erkek, eğer bir ilgisizlik boyutuna geçmişse, büyük bir olasılıkla bu gözlemleri sonucunda hayal kırıklığına uğramıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder