28 Haziran 2014 Cumartesi
DUYGULARIM, DÜŞÜNCELERİM, İNANÇLARIM
Yazar Kazım Taşkent'in Kitabının adıdır '"DUYGULARIM, DÜŞÜNCELERİM, İNANÇLARIM".
Yaklaşık otuz sekiz yıl süreyle yazdıkları, bizlere bir yandan kendisini çok iyi anlayan ve anlatan bir insanın ruhsal durumunu anlatırken, öte yandan o insanın içinde yaşadığı toplumdaki değişmelere, gelişmelere, olaylara ilişkin çok değerli anılar ve bilgiler vermektedir.
2 Ocak 1944
İş hayatında başarı kazanmanın üç koşulu olarak şunları bilirim: Sen inanıyorsun, ama ilgililere kabul ettiremeyeceğini de görüyorsun, sormadan yapacaksın. Kuşkulusun, kesin bir kanıya varamıyorsun, ilgililerle konuşup, oylarını alıp uygulamaya geçeceksin. Yapılacak iş hakkında ilgililerin evet diyeceklerini önceden kesinlikle biliyorsun, onlara mutlaka danışacaksın.
2 Ağustos 1947
Yolumdan gidiyorum. Belli, buralardan çok geçen olmuş, insanlar kafilelerle geçmişler benden önce, çiğnemişler benim yürüdüğüm yolu da, başkaları da; ama bir iz yok. İnsan geçtiği yollarda izler bulmalı, geçerken kendisi iz bırakmalı diye düşünürüm.
13 Mart 1965
Dıştan bakılınca sert bir görünüşüm var. Gözümden bir damla yaşın aktığını kimse görmemiştir. Buna bakarak iç alemimin olmadığını söyleyenler çoktur. Oysa ben iç dünyamı korumak incinmemek, yaralanmamak için böyle davranırım.
9 Mart 1969
On yaşlarında idim. Yıl 1904. İstanbul”da amcam Esat Paşa merhumun yanında. İlkokulun (Darülirfan) son sınıfında. Acıbadem”den Kadıköy”e paşanın seyisi beni okula götürüyordu. Yolda fena bir lakırdı söyledim. Seyis bana “Tükürük ne zaman pistir?” diye sordu. Sustum. “Ağızdan çıktıktan sonra” dedi. Cahil dediğimiz insanların bilgeliğini o gün öğrenmeye başladım.
14 Mayıs 1969
Benim için iyi insan, çıkarlarını başkalarının zararlarından sağlamayan insandır.
7 Nisan 1973
Hayatım boyunca büyük zorluklara uğradığım zamanlar oldu. Acaba aklımı yeteri kadar kullanamadım mı, bilgim mi yetmedi, kurnazlık yapmaya mı kalktım, dalgın ya da dikkatsiz mi davrandım, talihim mi yaver gitmedi diye kendi kendime sorup, nedenini bulmaya çalışmışımdır ve sonunda anlamışımdır ki, ne zaman karşımdakini kırmamak, vicdanımı yaralamamak için kendimi bir dostluğa zorlamışsam, başım büyük bir derde giriyor.
Bal Mahmut, bir görüşmemiz sırasında “düşmanlarınla başa çıkabilirsin ama Allah seni dostlarından korusun!” demişti. Dostlarımın içinde beni büyük dertlere düşürenler az çıkmadı.
8 Ağustos 1949
Gençler benden bir öğüt istiyorlarsa, çok yorulduktan sonra dinleniniz, başardıktan sonra eğleniniz derim.
10 Aralık 1949
Hiçbir yerde hayatın kolay olduğunu görmedim. Fakat hiçbir yerde hayat bir dram da değildir.
6 Ağustos 1950
Sahip olduğum nitelikleri hiç zorlamadan başarılı işler yaptım. Daha fazlasını isteseydim, seller gibi yıkıcı, yok edici olmam gerekirdi.
19 Aralık 1951
Hayatın akışını düzenlemek için program yapılır, akışın yönünü değiştirmek için değil...
27 Mayıs 1952
En çok hayran olduğum insanlar, iyi konuşabilen hatiplerdi. Şimdiyse iyi konuşan ve fakat susabilen insanlara hayranım.
15 Haziran 1952
Ben de kendimi dinledim, kendimle konuştum ve kendi derinliklerimi araştırdım. Asıl sağlığın böyle kazanıldığını öğrendim.
30 Haziran 1952
Kuşku, olumlu yönde kullanılınca, size pek çok gerçeği öğretir.
8 Ağustos 1956
Beraber yaşamak demek, beraber hissetmek, beraber düşünmek ve aynı emel yolunda beraberce hayat yolculuğu etmek demektir.
30 Haziran 1961
Bir insanın kıymeti, gönüllerde bıraktığı yerlere göre belli olur.
15 Mart 1963
Bireylerin ayrı ayrı düşünüşlerini, davranışlarını düzenlemeye “eğitim”; bireylerin beraberce düşünüş, davranışlarını düzen altında bulundurmaya da “ahlak” derler.
9 Nisan 1965
Bir tek niteliği olan insan sadece sahnede başarı kazanabilir, hayatta tek nitelik yetmez.
1 Aralık 1967
Aklını isteklerinin gerçekleşebilmesinden çok daha fazla, karşılaştığın zorlukların yenilmesinde kullan.
1 Temmuz 1967
İnsanların doğal ömürleri süresince acılarını azaltan ve dindiren, onları huzura kavuşturan, maddi ve manevi alanlarda verimli ve hızlı gelişmelerini sağlayan çabaların tümüne uygarlık derim ben.
17 Mayıs 1968
Beğenilmeyi, ölçüleri içinde faydalı sayarım. Eleştiri, benim de gönlümü üzer, ama saygı duyarım.
11 Haziran 1971
Hayat yolunda daldıktan sonra açlık korkusu varlığıma güçler kattı. Bu korkuda, açlığın ölümü değil, namertlere muhtaç olma duygu ve fikri egemen idi.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder