14 Kasım 2013 Perşembe
İşte o zaman SEVGİ benim, BEN, sevgiyim diyebiliriz
Esas olan SEVGİ ve buna ulaşmak için birbiriyle bağlantılı önümüzdeki engellerden biri: İlişki ve İLİŞKİ KURMAK arasındaki farkı değerlendirememek, diğeri: SAHİPLENME içgüdüsü.
Evet, ilişki ve ilişki kurmak arasında çok fark var… İlişki sabitlenmiş ölü bir şeydir. Noktalanmıştır; evlenmişsinizdir, sevgili olmuşsunuzdur, evlat olmuşsunuzdur, iş hayatınızda kademe atlamışsınızdır, bir derneğe üye olmuşsunuzdur ya da evlatlarınız olmuştur… Olay bitmiştir… Daha ilerisi olmaz… Sadece geri gidebilir… Bu noktadan ilerisi yoktur… Nehir göle dönmüştür… İlişki artık adı konmuş bir nesnedir… Süreç barındırmaz, ilişkiyle bir hedefe ulaşamazsınız… Zaman içinde akarı olmayan bir göl gibi kirlenmeye başlar… Yani bir noktadır.
İlişki kurmaksa bir süreçtir, bir fiildir. Her fiil gibi hareket barındırır… Evet, dil kalıpları içinde bundan kaçınmamızın olanağı yok… Bu ufak ayrıntı her zaman dile uygun gelmez anlatamayız… O zaman bunu kendimiz bilmeliyiz… Daha doğru ifadeyle kendimizi bilmeliyiz… Bu tekâmülün aşamalarından biridir… İlişki kurmak sevmek demektir… Sevgiyle dolu olmayan ilişki kuramaz… Cesur ve samimi olamaz… İlişki kurmak sevgiyi paylaşmaktır… Sevgiyle dolu değilsek neyi paylaşabiliriz ki? Bu özgür irade kuralının esasına göre seçimimize bağlıdır… Tamamıyla ne yaptığımıza ve ne yapacağımıza bağlıdır… Genellikle insanlar için araya mesafe koymak daha güvenilir gelir ve tüm kapılarını karşısındakilere kapatırlar ve hep araya sınır koyarlar… Kullanılmaktan korkarlar ve asla araya koydukları sınırı ihlal etmezler… Sonuç; bu korku kullanılmamak için kullanmayı getirir… Ama bu ilişki kurmak değildir… Evet, bir çeşit ilişki vardır. Bu bir sahip olmadır…
Zirveye ulaşmak isteyen kimse kayıp bir yerlerden düşme riskini göze almalıdır… Sahiplenme içgüdüsü karşındakini kendi hapishanende tutmaya benzer. Egoyu beslemek için sahiplenme gerekir..Sahiplenme, talebi beraber getirir… Kuralları sen koyarsın… Karşındaki bu kurallara göre oynamalıdır… Tek amaç; kendine bağımlı hale getirip kullanmaktır… O kişi artık senin isteklerini yerine getirmek zorundadır bunlardaki en ufak sapma baskıyı, tacizi, arzuyu, kıskançlığı, öfkeyi, aşırı tutkuyu ortaya çıkarır… Karşımızdaki sevgi adına susar, korkudan susar. Ama saygı ölmüştür ve o her gün biriktirmeye devam eder , bir gün gelir patlar..İlişki dediğimiz nesne ölür… İlişkilerde sevginin varlığına inanmıyorum o yüzden sevgi ölür demiyorum.
Sevgi saygıyı da beraberinde getirmelidir… Temel koşul karşımızdakinin kendi olma özgürlüğünün tamamen tanınmasıdır… Karşımızdakini kendimize aramızda muazzam bir saygı ortaya çıkacaktır. Ve bu saygı sevgi mabedinin temeli haline gelecektir… Sevginin, doğanın, merhametin o göre sürüklemezsek, kendi başına bırakırsak işte o zaman yavaş yavaş muhteşem kokuları saracaktır bizi…
İşte o zaman SEVGİ benim, BEN, sevgiyim diyebiliriz…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder