1 Kasım 2016 Salı

HAYATI ERTELEME ...

Kırmızı elbisesi gardırobunda asılıydı, Annem ölürken,
O tüm yaşamı boyunca giydiği,
Dizi dizi koyu renkli, eski elbiselerin yanında,Adeta sırıtıyordu.
Beni çağırmışlardı, Ve annemi gördüğüm anda
Çok fazla ömrünün kalmadığını anlamıştım.
Kırmızı elbiseyi görünce ,ona ;
"Anneciğim, ne kadar güzel bir elbise bu böyle!" dedim.
"Hiç üzerinde görmemiştim"
"Hiç giymedim ki " dedi usulca.
"Otur yanıma Millie, Eğer ölmeden önce başarabilirsem
Sana bir ders vermek istiyorum."
Yatağın kenarına ilişiverdim.
Annem derin bir soluk aldı,
Hiç tahmin edemeyeceğim kadar derin bir soluk.
"Çok fazla vaktim kalmadı ama, artık bazı şeyleri görebiliyorum,
Size hep iyi şeyler öğrettiğime inanırken,çok yanlış şeyler
öğrettiğimi fark ettim."
"O nasıl söz öyle anneciğim ?"
"Öyle,her zaman , iyi bir kadının asla önce kendisini düşünmemesi gerektiğine inandım, Hep başkalarını düşünmeliydim kendimden önce. Onun, bunun, her zaman herkesin isteklerini yerine getirmeliydim, Benim isteklerim ise, başkalarının isteklerinin altında
ezilip kaldı hep. Belki günün birinde benim isteklerim de gerçekleşirdi. Ama o gün hiç gelmedi. Tüm yaşamım böyle geçti, fedakarlıklarla. Baban için, erkek kardeşlerin ve kız kardeşlerin için, senin için yaptığım fedakarlıklarla."
"Evet , anneciğim, bir annenin yapabileceği her şeyi yaptın.
"Ah, Millie ah, ne senin için, ne de onlar için yaptıklarımın bir yararı olmadı. Anlamıyor musun? Sizlere hataların en kötüsünü yaptım.
Kendim için hiçbir zaman hiçbir şey istemedim.!"
"Baban şimdi yan odada,öfkeyle duvarlara bakıyor.
Doktor ona öleceğimi söyleyince,
Yanıma geldi ve ölmeden önce öldürdü beni.
"Ölemezsin, beni işitiyor musun?
Bana ne olacak sen ölünce?."....
Evet, çok zor olacak , biliyorum.
Mutfakta tavanın bile nerede olduğunu bilmez , biliyorsun."
"Ve sizler, çocuklarım, her zaman, hepinize koştum.
Haftanın yedi günü... Evde ilk uyanan, son yatan hep ben oldum.
Yanık ekmekleri ve en küçük çöreği hep ben yedim."
Bir kadının verici olmaktan öte bir görevinin olmadığını,
Hatta bir kadının verici olmazsa, var olmadığını öğrendiler.
Biriktirdiğim her kuruşu, giysilerinize, kitaplarınıza harcadım,
Çoğu zaman gereksiz bile olsa. Yaşamımda bir kez bile , alışverişe çıkıp, kendime güzel bir şey satın almadım. Sadece geçen yıl, gördüğün o kırmızı elbiseyi aldım. Sakladığım bir yirmi dolarım vardı. Tam çamaşır makinesini tamir ettiririm o parayla derken,
Eve o koskoca paketle döndüm o gün. Baban çok üzdü, yıktı o gün beni.
"Böyle bir elbiseyi nereye giyeceksin ki?
Operaya mı gideceksin yoksa?
Sanırım haklıydı. O elbiseyi hiç giymedim,
Mağazada denemek için giymekten başka.
"Ah Millie, eğer bu dünyada kendini düşünmezsen,
Öbür dünyada mutlu olunur sanırdım.
Ama artık inanmıyorum buna. Bence Tanrı, isteklerimizi bu dünyada
Ve şimdi gerçekleştirmemizi istiyor bizden.
"Millie, şimdi bir mucize olsa
Ve bu yataktan kalkabilsem,annen çok farklı bir insan olurdu.
Ama ben sıramı böyle savdım.
Belki zor olurdu öğrenmem,
Ama öğrenirdim Millie, ÖĞRENİRDİM!
Annemin bana son sözleri şunlar oldu;
"Millie, benim yolumdan gitme,söz ver bana."
Anneme söz verdim. Annem ise sırasını savdı.. Ve son nefesini verdi.
Buna benzer pek çok şey okumuşuzdur. Hemen hepsi de yaşamı ertelemememiz gerektiğini ve her günü yaşamın son günü gibi yaşarsak, yaşama anlam katacağımızdan söz eder. Ben bunu okurken çok sevdiğim bir dostumu hatırladım. Yirmi yıllık evliliğini ihanet nedeni ile bitirme noktasındayken yanındaydım ve ağlıyordu. "Biliyor musun?" dedi, "Ben niye ağlıyorum?"
"Yirmi yıldır hemen her gün pilav yaptım, evdekiler seviyor diye.Kimi gün şehriyeli, kimi gün domatesli, kimi gün bulgur.
Bir tek gün bile sade pilav pişirmedim.
Oysa benim en sevdiğim Sade pilavdı....!

Bakmayın mevsimlerden sonbahar, aylardan KASIM olduğuna. Ben hep ARALIK bıraktım kapımı sevdiğime ...

Kahve gibi Kahpeler vardır yeğen, Yaptıklarını 40 yıl unutamazsın..!!! Tuncel Kurtiz



Vakti gelince gitmenin adıdır gün batımı
Ömürden,
gönülden,
günden…


Can Yücel

"Üşüyorum! Mevsim faşist! İçim ince..." Mehmed Uzun

31 Ekim 2016 Pazartesi

Ojelerim bozulmasın diye evlenmiyorum!

Ben yoruldum, insanlar yorulmadı sormaktan.Neden evlenmiyor muşum?! Kocalar kapıda sıraya dizildi de biz mi seçmedik? Düzgün bir adam karşımıza çıktı da biz mi istemedik? Aşık olduk da bekarlık kurumunun bize ihtiyacı var diye biz mi kaçtık?

Herkes evlenmek zorunda sanki...

Sevip aşık olmadığın biriyle evlenmektense evlenme daha iyi…

Kısmet demekten dilim damağım kurudu. Olmayacak dualara amin demekten dudaklarım yoruldu. O yüzden evlenmedim.

Yukarı tükürsem ıssız adam, aşağı tükürsem dingil! Hangisiyle evlenelim?

Zaten evlenince de hayatımıza kuş mu konuyormuş sanki? Kamberliğin bana verdiği yetkiye dayanarak şunu söyleyebilirim ki, hazırlıkları da dahil olmak üzere total olarak kocaman bir fiyasko evlilik. Hangimiz gümüş makasa pul yapıştırıp kurdele sarmak istiyor? Nişan tepsisi almak için kaç saatinizi sokaklarda geçirmek istersiniz? O kadar dandirik ki her şey; buzdolabı seçmek bile problem. Bütün sülalenin parmağı her işinizin içinde maşallah! Gelinliğiniz hakkında bile her kafadan çıkan milyonlarca konuşma baloncuğu… Biri ak diyor öbürü kara! Aman da herkesin gönlü olsun derken, iki gönül bir olunca seyran olacak samanlık dar geliyor insana.

Düğün olayını hiç anlamış değilim keza. Neden bir adamla aynı evde yaşamaya başlıyorum diye Dayımla karşılıklı Ankara havası oynuyoruz ki? Üstelik üzerimde beyaz ve ters bir mantar kostümüyle! Bir de boyumdan büyük bir pastayı kılıçla kesiyoruz yanımdaki penguen kostümlü kocamla! Sebep?

Peki ya mutlu sondan sonra?

Bulaşığı, yalaşığı gırla evin içinde… Oje bile süremiyor insan. Sürsen bile yemek yaparken, bulaşık yıkarken bozuluyor zaten. Bütün gün işte çalış, aksam eve gel yemek yap, ortalığı toparla, bulaşıkları yıka… Aman tanrım yarın kaynanam geliyor sendromu da cabası… Hepi topu bir Pazar günümüz var o da ütüye kurban gidiyor. Bir de evin içinde dolaşan erkeksinin kılı tüyü pisliği… Sinirleri kulak memesi kıvamında cılklaşan kadın çemkirmeye başlıyor. Ardından kavgalar gürültüler ve ta tam! Hadi bakalım ben annemin evine gidiyorum Hüseyin!

Ondan sonra adliyenin önü boşanma kuyruğu...

İşte bu yüzden evlenmiyorum teyzelerim amcalarım. Henüz bu yaşanacak, anlat anlat bitmeyecek sıkıntıları bana pembe gösterecek biriyle tanışmadım da ondan evlenmiyorum. Sırf sarılıp uyumak için bu kadar yükü taşıyabileceğimi düşündürmedi kimse de o yüzden hala yalnız yaşıyorum.

Bir gün biri gelir, al bu da senin aptal cesaretin hadi evlenelim der ve beni ikna edebilecek kadar aşık ederse, ben de evlenirim belki. İşte o zaman gelini öpebilirsiniz.

Ama şimdilik ojelerim bozulmasın diye evlenmiyorum.

Çocuklarınız Sizin Çocuklarınız Değil..

Çocuklarınız, sizin çocuklarınızı değil, yaşamın kendisini özleyişinin kız ve erkek evladıdır. Sizin aracalığınızla dünyaya geldiler; ama sizden gelmediler. Yanınızda olmalarına karşın sizin malınız değil onlar. Onlara sevginizi verebilir, düşüncelerinizi veremezsiniz; çünkü onların kendi düşünceleri var. Eviniz, onların bedenlerine barınak olabilir; ama ruhlarının barınağı olamaz. Onların ruhları, yarının evinde yaşar ve siz bu evlere konuk olamazsınız. Onlar gibi olmak için büyük çaba harcayabilirsiniz; ama onların sizin gibi olmasını istemeyin...

Ben Bir Kadınım!


Ben bir kadınım; doğduğumda aileme çocuk sahibi olmanın mutluluğunu yaşatmak dışında soy devam ettirebilme yeteneği taşımadığımdan çoğu zaman evlattan sayılmayan...

Ben bir kadınım; okulda ağabeylerime kaç kardeşsiniz sorusu sorulduğunda 'iki kardeşiz bir de kız var' yanıtı verdiren.

Ben bir kadınım; ilk oyuncağı bebek olan; çünkü büyüdüğünde en önemli işi çocuk doğurup bakmak olacak olan...

Ben bir kadınım; biraz haylaz ve hırçınsam 'erkek Fatma' diye anılan...

Ben bir kadınım; uslu ol, hanım hanımcık dur, fingirdeme sözlerini pek küçücükken duymaya başlayan...

Ben bir kadınım; ev içi işleri yapmayı öğrenerek geçirdiğim çocukluğum yüzünden aslında gelişebilecek bir çok yeteneğimi açığa çıkarma fırsatı bulamayan...

Ben bir kadınım; okumasına ne gerek var, zaten evlenecek o denilen. Ne kadar okuyacağına bile evin erkeği tarafından karar verilen...

Ben bir kadınım; törelerin zincirinden kendini kurtaramayan... töre cinayetlerine kurban giden... İşlenen cinayette hem kurban hem de suçlu olan...

Ben bir kadınım; sokakta saldırıya uğrasam o saatte orada ne işi vardı denilen...

Ben bir kadınım; aynı emeği harcadığım bir erkekten çok daha az kazanan... ev içinde harcadığım emek ise hiçe sayılan...

Ben bir kadınım;

her başarılı erkeğin arkasında duran.. bir türlü kendi başarılarıyla anılamayan... O başarılı erkek için hiç durmadan çalışan...

Ben bir kadınım; bana dayatılan güzellik anlayışları içinde çırpınan... bu çırpınış sırasında bir anda metalaştırılan.

Ben bir kadınım; başarmaya başladığım her işin arkasında garip yatak odası hikayeleriyle anılan...

Ben bir kadınım; doğduğunda babasına, evlendiğinde kocasına ait olan...

Ben bir kadınım; oynak kalçalarımla anılan ve dünyanın en büyük şairlerinden biri için bile 'bizim' kadınlarımız olan.

Ben bir kadınım; başarılı erkek nesline ilk günahını işleten...

Kadın hep toplar!!

Sabah kalktığında önce şöyle bir etrafı toplar.

Sonra bir başına hazırladığı kahvaltı sofrasına tek tek çapırıp ev halkını toplar.

Tabi birde karınları doyduktan sonra çil yavrusu gibi ortalıktan kaybolan ev halkının geride bıraktığı sofrayı toplar.

Herkes gider o evi toplar, sonra aynanın karşına geçip işten güçten helak olmuş saçını toplar.

Çayını demler, kekini yapar ve sevdiği arkadaşlarını bir araya toplar.

Mahallede bir günde ne olmuş ne bitmişse bilirkişiden bayağı bir bilgi toplar.

Çocukların yaptığı yanlışları babaya duyurmadan derleyip toplar.

Bazen de duygusallaşır öpüp koklamak için evlatlarını kanadının altına toplar.

Çoğu zaman dalar uzaklara, eskiyi düşünür; geçmişi ve hala geçmemiş olan yaralarını, acılarını toplar.

Ne olursa olsun güçlü olmak zorundadır, ne kadar üzülse de ağlasa da en sonunda da kırılan kalbini yine kendisi toplar...

Songül YANIK....

Ve Sen Çok Güzelsin...


Kalın bacakların olduğu halde etek, şişman olduğun halde tayt giyebilirsin.


Yamuk dişlerin olabilir, ama hiç kimse kahkaha atma hakkını elinde alamaz.


Çillerin çıkabilir ama yine de güneşe bak.


Cildinin ne kadar lekeli, boyunun ne kadar kısa, saçının ne kadar kabarık veya seyrek olduğu sadece seni ilgilendirir çünkü çirkin olduğunu düşündüğün yüzünle bile, çirkin kalpli birinden güzelsin.


Ve unutma sen inanmadığın sürece asla yeterince güzel olamazsın.
(VE SEN ÇOK GÜZELSİN.)

"Kız ÖLDÜ!"

"Kız öldü! diyorum "
"Tek başına dışarıdaymış"diyor
Kız öldü! diyorum
"Nasıl giyinmiş" diyor
Kız öldü! diyorum
"Soyu sopu,dini,ırkı neymiş" diyor
Yahu Kız diyorum, öldü...
Umutları,hayalleri,geleceği öldü...
Annesi öldü,babası öldü...
İnsanlık öldü...
Kendini korumaya çalışırken,
eziyet edile edile öldü...
"Susuyor...susuyoruz"

Biz Kadınız Bayım.


Biz kadınız bayım, ismimiz yok bizim.
Çiçek, şarap ya da at veya motor değiliz, kadınız sadece.
Unutmayın bayım; kadının adı yok.
Tecavüze uğrayıp yakılanıma ÖZGECAN diyoruz,
Tecavüzcüsünü öldürdüğü için müebbet yiyenimize NEVİN,
Çocuk yaşta evlendirilirsek ÜNZİLE oluyor adımız,
Buna dayanamayıp intihar edersek SUZAN...
Müzik yarışmasına katıldığı için töre cinayetine kurban
giden ama ölmeyenimizi MUTLU diye çağırıyorlar,
Sevdiği adama kaçıp töre cinayetine adıyla öldürülenimizi
FİDAN. Kadının adı yok bayım. Kadının adı yok.
Sadece hikayesi ve elinden alınmaya çalışılan hayatı var...

Ben Bir Kadınım.... Ve sen benden üstün DEĞİLSİN!

Ben bir kadınım.
Erkeklerin emaneti değilim.
Korunması gereken güçsüz bir varlık değilim.
Birlikte olduğum insanın malı değilim.
"Fıtratım gereği narin ve duygusal" değilim.
Başımı kapatınca yobaz değilim.
Bacağımı açınca orospu değilim.
Her hareketime karışabileceğin bir mal değilim.
Namus bekçiliğini yapacağın aciz bir yaratık değilim.
Tecavüz edip öldüreceğin seks objen değilim.
Sen istiyorsun diye özgürlüğümden vazgeçip hakimiyetin altına girmek zorunda değilim.
Ben bir bireyim.
Bir kadınım.
Ve sen bir et parçasına sahipsin diye benden üstün DEĞİLSİN!

kadın olmak..

Kadın olmak zor iş Can'lar... Aşık olsa orospu, terk etse orospu, verse orospu, vermese gizli orospu, öpse orospu, hiç birini yapmasa lezbiyen, bakımlı olsa orospu, gece çıksa orospu, çıkmasa fark etmiyor yine bir şekilde orospu... İnsan yerine koyup sohbet etse fingirdek, etmese nazlı, telefon numarasını verse en ala kaşar, vermezse uğraştırmayı seven kaşar...
Haklısınız beyler....
PEZEVENGE herkes orospu...

kadın cinsel eğlence aracı değildir..



"Ben vaktimi kadınlarla geçirip cinsel arzularımı tatmin edeceğime ezilen işçi sınıfını bulunduğu bataklıktan çıkarmayı yeğlerim. Üstelik kadın cinsel eğlence aracı değildir. Asla böyle aşağılık bir tabakada bulunamaz. Kadını bir köpek gibi eğlenme amaçlı görenler ise Burjuvalardanbaşkası değildir.” Engels.


Allah'a emanet ol, dedi ve gitti-- Güldüm.... Zaten başka kimim var ki? Cemal Süreya


29 Ekim 2016 Cumartesi

Yalnızlığı Seven Kadınları Daha Fazla Sevmek İçin Son Derece Geçerli 15 Sebep


1. Yalnızlığı seven kadınlar kendilerinden memnun, hayatlarıyla barışık kimselerdir ve bunu bulaştırma özellikleri vardır.

2. Hayatlarını şikayet ederek, söylenerek, pişmanlıklar içinde, keşkelere gömülü olarak geçirmezler, yüzleri geleceğe dönük, eylem kadınlarıdır.

3. Kendi sorunlarını yine kendileri çözerler, kimseye muhtaç olmadan kendi ayakları üzerinde duran güçlü kadınlardır.

4. Arkadan iş çevirmek, dedikodu yapmak, gizli saklı işler çevirmek bu kadınların özellikleri arasında yoktur, daima yüzleşme taraftarıdırlar.

5. Aynı şekilde dolaylı, dolambaçlı yollar, imalı anlatımlar, laf sokmalar, tripler vs. bu kadınların aşina olduğu şeyler değildir.

6. Her şeyi enine boyuna düşünmeyi severler, bu onları kararsızmış gibi gösterse de aslında kararsız değil sağlamcıdırlar.

7. Tutarlı ve dengeli bir yaşamları vardır, bu az önce bahsettiğimiz sağlamcı tavırlarından kaynaklanan bir durumdur.

8. Yalan söyleyemezler, söylemezler değil, söyleyemezler, doğruluğun her şeyin anahtarı olduğuna inanırlar.

9. Her ne kadar yalnızlık onlara büyük keyif verse de bu arkadaşları olmadığı, eğlenmeyi sevmedikleri, kalabalıktan nefret ettikleri anlamına gelmez kesinlikle.

10. Yalnızlığı seven kadınlar son derece tutkuludur, bu tutku sadece aşk hayatlarında değil, hayatlarının her alanında kendini gösterir.

11. Yalnızlığı depresyon ile bir araya getirip yanılgıya düşmeyin, bu kadınlar son derece hareketlidir, enerjileri her zaman yüksektir bu sayededir ki atılgan ve girişimci bir yapıları vardır.

12. Asla moda, trend veya popüler olanın peşinden gitmezler, kendilerini tanımlayan bir tarzları vardır ve yapmacık hareketlerden ve davranışlardan zerre hazzetmezler.

13. Son derece pratik ve kıvrak zekaları vardır, başkalarının görmediği detayları kolaylıkla fark etmeleri onları özel kılar.

14. Yalnızlıktan hoşlanan kadınlar entelektüel bir yapıya sahiptir, bu özelliklerinden dolayı her ortamda dikkat çekmeyi başarırlar, son derece esprili olurlar.

15. Bir de olumsuz özellik söyleyelim, yalnızlığı seven kadınlar yeniliklerden çok hoşlanmazlar, rutinlerinin dışına çıkmak onları rahatsız eder, alışkanlıklarıyla hareket etmekten ve yaşamaktan daha çok zevk alırlar.

Yalnız kalmayı seven kadınlar farklı ve özgün olan şeylere ilgi duyar, onu etkilemek istiyorsanız klişelerden çok daha fazlası gerekecektir.

Bazı Adamlar



Bazı adamlar kırıcıdır.

Bazı adamlara güvenemezsin.
Bazı adamlar için fazla temizdir hayallerin.
Bazı adamlar kabarık cüzdanlı, kravatlı abilerdir,
Para için etini satan kadınlarla doludur etrafları..
Hayatları boyunca bir kez bile gerçekten sevilmiş olmanın tadını bilmezler.
Bazı adamların ruhları çürümüştür.
Bazı adamlar merhametsizdir,
Bazı adamlar sorumsuz..
Bazı adamlar aptaldır çok kadın, çok ihanet, çok yalandır "erkek" yapar onları.
Bazı adamların onlardan nefret eden çocukları olur.
Bazı adamlar pasif yalancılardır.
Bazı adamlarla aynı yola birlikte çıkamazsın,
Seni ne zaman ve nerede satacaklarını bilemezsin.
Arkanı döndüğün an seni sırtından vuracağı şüphesinden kurtulamazsın.
Bazı adamların yanından usulca geçer gidersin..


Bazı adamların gelecekleri yoktur sevgilim.
Onlar yıllar sonra mutsuz uyanacak olanlardır.
Onlara dokunmaktan iğrenen kadınları olur,
Yıpranmış kadınları,
Onları hayatının hatası gibi gören kadınları,
Ölmesini bekleyen yahut çoktan terkedip gitmiş kadınları..
O adamların iyi günleri, iyi geceleri, gün ortasında özleyenleri de olmaz sevgilim.
Sofraya fazladan koyulmuş bir tabaktır onların geri dönüşleri.

Ve sen; rengini kendin belirlersin.
Belki de bazı adamlara benzersin,
Usulca geçip gittiğim olursun yanından.
Ya benzersizliğini ilan eder on yıllar sonra bile yüzüne gururla bakıp, tutkuyla öptüğüm olursun.
On yıllar sonra bile huzurla yürüdüğüm yanında !
"Gökte bir yıldız kayarsa eğer,
Sen yıldızı tut çocuk..
Umut dile,
Sevgi dile,
Barış dile."

'Sende gördüğümü görecekler diye ödüm kopuyor.'özdemir asaf


Bir Kadının ; Regl Günlerini , Ayakkabı Numarasını , Beden Ölçülerini , Doğum Gününü ve Ona Dair Her Şeyi Bilebilirsiniz . Bu Sizi İyi Bir Aşık Yapar .
Ama Saçını Okşamayı Bilmiyorsanız ,
Tam ' O Benim ' Dediğiniz Anda Tekmeyi Yersiniz .
Bu da Sizi Günün Salağı Yapar .

Benim hint kumaşı muamelesi yaptığım adam başkasının toz bezi oluyor ya işte bu ilahi adalet...


Allah erkeği çok, "ADAMI" az yarattı... Marilyn Monroe


“Neyin var?” dediklerinde “Zaten anlamayacaksın uğraştırma beni.” demek istediğim insanlar var..


"Güvenmiştim" Dedikten sonra yaktığım sigara ile çok şeyden vazgeçtim ben !


Yeri doldurulmayacak insanlardan vazgeçmeden önce iyi düşünün, gittikleri zaman açtıkları boşluğa kendiniz yıkılırsınız.
Kadınlar, sevemedikleri adama hiç acımazlar.
Sevdikleri adam içinde kendilerine hiç acımazlar...
Can Yücel

İş işten geçtiğinde bütün mazeretler tedavülden kalkar, kıran da kırılan da piç gibi ortada kalır.


Birde yalanları ortaya çıkmadığı sürece,
Kendilerini dürüst ilan edenler var !
Vayy vicdanlarından öptüklerim.
.

Yanımızda durmayan, yakıştığı kapının önünde beklesin bundan böyle.


"Söz, sahibinden ayrı yürüyorsa ikisini de bırak."


Sonra "Sezen" çalacak
Seni kimler aldı kimler öpüyor seni diyecek ,
Göğsündeki tüm kemikler kırılacak...
Unutma: Bütün kabuklar zamanla küçük gelir acılarına...
Ve Murathan doğru söyler:
"Ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana."

-Bir Kadının Olağanüstü Hal İlanı-


Yaşlanmaya hakkım yok değil mi bayım; her zaman güzel ve bakımlı olmalıyım!
Şişmanlamamalıyım kesinlikle; regl geçirmemeli ve menopoza girmemeliyim ayrıca.
Bir toplulukta beğenilmem hoşunuza gider; ama size olan sadakatimi hissettirmeliyim herkese.
Dinlenme hakkım olmamalı değil mi bayım; sizin gibi çalışıyor olmamın yanı sıra, çocuk bakımı, ev işi, yemek, bulaşık hep benim üzerime kalmalı ve bölüşülmemeli!
Çocuğumuzun sorunlarını ben dinlemeliyim, hasta olduğunda ben ilgilenmeliyim, veli toplantılarına ben gitmeliyim, dersine ben çalıştırmalıyım ve size düşen, çocuğumuzun başarılarını dostlarınıza anlatmak yalnızca.
Siyasetle ve futbolla ilgili ahkam kesmenizi hayranlıkla karşılamalıyım ve okuduğum kitaplara dahi karışmanızı bana olan sevginize yormalıyım.
Kendime ait zaman dilimine ve hobilere ihtiyaç duymamalıyım değil mi bayım; size ve çocuğumuza kendimi adamam en doğrusu değil mi!
Siz sarhoş olabilirsiniz, siz küfredebilirsiniz, siz bağıra çağıra konuşabilirsiniz; bana düşen uçsuz bucaksız bir dinginlik...
Başımı alıp tek başıma uzaklarda bir yere gidip kafa dinleme isteğim namussuzluk size göre; cinsel fantezilerinizi, cennette size hediye edileceğini var saydığınız huri açıklamalarınızı ve kadınlara olan gayet anlamlı bakışlarınızı, kadınla erkek arasındaki hormon farklılığına bağlamanız sizin ne kadar namuslu olduğunuzu gösteriyor zira!
Sizden bir ricam olacak bayım; lütfen defolup gider misiniz!
Ben kadınım; bayan değil hanım değil, karı değil! Kadınların da olağan üstü hali vardır bayım; yalnızlığı seçmek gibi, doğayı, çocukları, tutunamayanları sarıp sarmalamak gibi ve ecelini beklemeden, şu üç günlük dünyada otuz yedi numara bir ayak izi bırakıp, cennetin ve cehennemin olmadığı başka bir boyuta geçmek gibi.
Evlenme gereği duymuyorum bayım; yoluma çıkan bir kedinin, bir ağacın, bir derenin duruluğunda bir adam bulursam ve o adama "benimle gelir misin?" diye sorduğumda yan yana adımlar atabiliyorsak düşüncem değişebilir bir ihtimal
Sevinmelisin bayım; seni bir koltuk değneği olarak görmediğim gibi kendime, sana bakınca bir kredi kartı, bir evlilik sözleşmesi ya da gönül eğlencesi de görmüyorum! Ama senin beni ne olarak gördüğünü duyumsuyorum ve kuracağım tek bir kısa cümle var; "öpüldün canım!"
Ben tembellik hakkını seviyorum bayım; üretme hakkını, bölüşme hakkını, özgür olma hakkını seviyorum. Benim de kendime göre kriterlerim var ve bu kriterlerin hiç birine uymuyorsun maalesef.
Bir kadının olağanüstü hal ilanını dinledin bayım; dağılabilirsin şimdi!
-Ergür Altan-
Bacak arasından sırıtan ahlakınız namusunuz töreleriniz adetleriniz yerin dibine batsın..!


adamlığın yerinde mi?

Erkekliğiniz batsın, namusu sadece kadının sırtına yükleyen iğrenç ahlakınız batsın!
Çekin pis ellerinizi kadınlardan!
BIKTIK, binlerce yıldır kadını köle gören zihniyetinizden.




Bu nasıl vahşiliktir böyle, aklım almıyor!
Kurtuldu mu onurun şimdi?
Tatmin ettin mi erkekliğini?
cumhuriyet filmi


Ben yaşamayı ölmeyi tek sende öğrendim

Ey rüzgar gibiyim estikçe savrulan

Deli taylar gibiyim koştukça yorulan...



Ben Sana En Güzel Gülüşümü Bıraktım

Yalnızlığımı paylaştığım şarkılar gibi,
Kaçıp kaçıp sığındığım bir liman gibi,
Kış ortasında ısıtan güneş gibi.
Ben sana en güzel gülüşümü bıraktım.
Zamanı yok,
Zamanı yok demişlerdi bize sevmenin
Ondandır her daim gülen yüzümüz ölürken bile...
Yıkılması yok sevdaların
Düşlerden uzak yaşamasını bilene
Kaç kez kovaladıysam baharı
Takvimler kışı erken yazdı
Ölümsüz aşkı ararken
Bir ömür yoka yazdı
Varsın olsun
Üç günlüğüne de olsa
Seni bana yazdı ya!

Bütün olumsuzluklarımdan kaçar gibi
Düşüp düşüp yeniden kalkar gibi
Adını unutmadığım arkadaşlar gibi,

Ben sana en güzel gülüşümü bıraktım...

Sokak başlarını güneş
Yolları gece tutar.
Kendi öykünü kendin boğarsın.
Ölümün yaklaştığını, böyle günlerde anlarsın
Hiç bilmedik kim yazmış bu yazıyı
Ne ilk doğan sensin
Ne de son ölen sevda yüzünden
Sen iyisi mi söyletme beni.

Tayfun Talipoğlu

BENİ GÜZEL HATIRLA

Beni güzel hatırla
Bunlar son satırlar
Farz et ki bir rüyaydım esip geçtim hayatından
Yada bir yağmur sel oldum sokağında
Sonra toprak çekti suyu kaybolup gittim
Belki de bir rüyaydım
Senin için..
Uyandın ve ben bittim
Beni güzel hatırla
Çünkü sevdim seni ben her şeyini
Sana sırdaş oldum dost oldum koynumda ağladın
Yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini
Beni üzdün kınamadım
Alışıktım vefasızlığa el oldun aldırmadım
Beni güzel hatırla
Sayfalarca mektup bıraktım sana
Şiirler yazdım her gece
Çoğunu okutmadım
Sakladım günahını sevabını içimde
Sessizce gittim senden önc

ekiler gibi sende anlamadın
Beni güzel hatırla
Sana unutulmaz geceler bıraktım
Sana en yorgun sabahlar
Gülüşümü gözlerimi sonra sesimi bıraktım
En güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka
Söylenmemiş merhabalar sakladım her köşeye
Vedalar bıraktım duraklarda
Ne arasan bir sevdanın içinde
Fazlasıyla bıraktım ardımda
Beni güzel hatırla
Dizlerimde uyuduğunu düşün
Saçını okşadığımı üşüyen ellerini ısıttığımı
Mutlu olduğun anları getir gözünün önüne
Anlından öptüğüm dakikaları
Birazdan kapını çalan kişi olabileceğini düşün
Şaşırtmayı severim biliyorsun
Bu da sana son sürprizim olsun
Şimdi seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum
Beni güzel hatırla
GİDİYORUM …


ORHAN VELİ

12 Eylül 2016 Pazartesi

Çok nankör tanıdım.. Hiçbiri kedi değildi.


"Ve bağırdı annem tam kapıdan çıkarken; 
Yüreğini ört ! İnsanlar soğuk üşürsün..

Benim Ülkemde Yok Bayram.....



Ne acı değil mi ?
Çocuklara yaşamaktan çok ölmeyi
Gülmekten çok ağlamayı
Sevindirmekten çok üzmeyi öğretiyoruz
Ne kadar özür dilesem az çocuklarımdan
Ne kadar özür dilesem boş….


Ayşe Akdoğan


Kapınızın bol bol çalındığı, telefonunuzun susmadığı,
sevenlerinizin eksik olmadığı bir bayram geçirmeniz dileğiyle... 
 Bayramınız Kutlu Olsun!

7 Mart 2016 Pazartesi

Kadının Elini Neden Öpersiniz?



Fransız erkeğine sormuşlar. 'Kadının elini niye öpersiniz?' diye.
Fransız cevaplamış ' Kadına saygı duyarım. Erkek ile bir bütünü tamamlar.'

Alman erkeğine sormuşlar. 'Kadının elini niye öpersiniz?'
Alman cevaplamış 'Kadın kutsaldır. Hayatın devamını sağlar, doğurur.'

Türk erkeğine sormuşlar. 'Kadının elini niye öpersiniz?'
Türk erkeği cevaplamış-' Bir yerden başlamak lazım! '.....

Beni Ara

Bir gün bunalırsan ve sıkıntını paylaşmak istersen beni ara... İki elim kanda olsa gelirim, sıkıntını yok ederim... Bir gün ağlayacak gibi olursan da ara beni... Seni belki güldüremem ama, söz veriyorum, senle birlikte ağlayabilirim...Bir gün uzaklara kaçmak istersen beni aramaktan çekinme... Seni belki durduramam ama, senle birlikte koşabilirim...Bir gün herhangi bir konuda kararsız kalırsan ara beni... Seni senden fazla düşünür sana fikirler verebilirim...Bir gün kimseyi dinlememeye karar verirsen de ara beni... Ağzımı açmayacağımı, söylemediklerini bile dinleyeceğimi bil...Bir gün beni üzdüğünü düşünürsen de çekinme, yine ara beni... Göreceksin, sana kıyamam, kızamam, üzemem seni... Bir gün beni ararsan ve benden bir karşılık alamazsan... Söz ver : o zaman sen ulaşmalısın bana...Çünkü, o an bir meleğe gereksinim duyduğumu bilmelisin...
Kim para kaybederse çok şey kaybetmiştir.
Kim bir dost kaybetmişse daha fazlasını kaybetmiştir ve kim inancını kaybetmişse her şeyini kaybetmiştir.

Başkalarının hatalarından öğren, kendi hatalarından öğrenemeyecek kadar kısa bir ömrün var.
Akıllı insanlar yeni fikirleri tartışırlar.
Normal insanlar sonuçları tartışırlar.
Küçük insanlarsa başka insanları tartışırlar.
İstenmeyen şeyler bir tehlikeyle ilgilidir.
Eğer birisi seni aldatmışsa bu onun sucudur.
Eğer o kişi seni pek çok kere aldatmışsa bu senin suçundur.

Hayatta pek çok insanla karsılaşırsın. Ama sadece gerçek dostlar senin kalbinde bir iz bırakır.

EVLi ERKEK DUASI

Allahım... Karimi her turlu tehlikeden koru, gerekirse ben tehlikeye atlayayım. Onu hiç yorma, gerekirse ben yorulayım.
O çalışmasın, ben çalışayım.
O hasta olmasın, ben olayım...
Allahım o aldatmasın, ben aldatayım.
Benim güzel karim dul kalmasın, ben kalayım...
Elhamdurusu ile
Kızlar surusu ile
Sabah birisi ile
Aksam yenisi ile...

EVLi KADIN DUASI



Allahım lütfen bana;
Adnan kadar kibar ve olgun (Aşk-ı Memnu),
Selim kadar zeki ve zengin (Bir istanbul Masalı),
Seymen kadar güçlü ve aşık (Asmalı Konak),

Behlül kadar esprili ve eğlenceli (Aşk-ı Memnu),
Mithat kadar becerikli (Sahra),

Levent kadar seksi ve yakışıklı (Yaprak Dökümü),
Demir kadar karizmatik, sadık ve kararlı (Asi)
biriyle tanışma fırsatı ver.
Ver de, evdekini kapıya koyabilmek için yeterince
cesaretim olsun. Yoksa televizyon karşısında
ihtiyarlamaya devam edeceğim!
Elhamdülillah eriynen,
Yakışıklılar suruynen,
Her gün başka biriynen,